Güçlü asil ve kurnaz.
Sinariti , tanımlayabilecek bir çok sıfattan sadece üçü Sualtı avcılığının, üst seviyesi, şüphesiz sinarit avlayabilecek düzeye gelmiş olmaktır. Ege ve Akdeniz’ in bu kurnaz avcısını avlayabilmek için, öncelikle bulunabileceği olası yerleri keşfetmek gerekir. Bu keşif; bilgi, gözlem, deneyim ve karar verme yeteneklerinden oluşan karmaşık bir operasyonu andırır. Doğru yerlerin tespitinden sonra, malzeme desteği ve teknik tecrübenin işe karıştığı bir süreç başlar. Genellikle derin sularda avlanmayı gerektirmesi, uzun süreli apneaların sonucunda senkop tehlikesini doğurabileceği için, iki kişi avlanmak şarttır. Bu açıklamalardan şu sonucu çıkarmak mümkün ; Sinarit avı, rastgele avlanmak için suya girilerek yapılmaz, aksine önceden planlanır, hazırlanır ve gerçekleştirilir.Derinlik ve süre bilincinin çok iyi kontrol edilebilir olması gerekiyor. Genellikle derin avlanmayı ve uzun apneaları içerdiği için senkop tehlikesi her zaman vardır. Bu nedenle avlanırken iki kişi olmak gerekiyor.
Avlanma yerinin seçimi
Başarılı bir sinarit avı için, yer seçimi çok önemlidir. Sinaritlerin genellikle bulunduğu derinlik aralığı 20 ile 30 metredir. Bu derinliklerden daha sığ sularda rastlama imkanı ancak çiftleşme dönemleri veya istisna ve sürpriz anlara bağımlıdır. Isı farklılıklarına karşı çok duyarlı bir balıktır. Su sıcaklığında; tatlı su kaynakları, dip akıntıları veya mevsime bağlı ısı değişikliklerine, hemen reaksiyon verir. Soğuk suyu sevmediğini de belirteyim.
Sinarit, en rahat ve stressiz olduğu zamanlarda, eriştelerden oluşan yatağında dinlenme halinde ve büyük ihtimalle de yediklerini sindirmektedir. Buna rağmen duyuları açık ve tetiktedir ve atış menziline kadar sokulmak beceri ve tecrübe ister.
Yatmakta olan bir sinarite yaklaşabilmenin püf noktası, dipten olabildiğince gizlenerek ve sessizce gelmektir. Tüfeğiniz vücudunuzun yanında, paletlerin adeta ucu ile, daha da iyisi hiç kullanmadan boşta kalan elinizle kendinizi çekerek, olası bir hafif akıntıyı lehinize çevirerek ve, gizlenmenize yardımcı olabilecek tüm dip yapılarını kullanarak, avınıza doğru gitmelisiniz. Ana kural çok ağır hareket etmektir. En küçük acele ve uyumsuz davranışın ardından avınızın kaybolan kuyruğuna bakarsınız.
Denize dik inen kayalık kıyıların açık suları onun kırallığıdır. Her zaman, taşlık dip yapısının arasına serpiştirilmiş kum ve erişte alanların kıyılarında av peşindedir. Bu bölgelerin dışında , sinarite rastlarsanız, avlanma şansınız yok denecek kadar azdır, zira balık, alışık olduğu standartların dışında, çok daha uyanık ve şüpheci davranır. Böyle bir durumda tek şansınız beslenirken baskın tekniği ile av yapmaktır
Malzeme
Kullanabildiğiniz en uzun tüfeği yanınıza alın. 100 cm – 120 cm. boy bu av için idealdir. Güçlü ve uzun çekebilen lastikler, sağlam ve uzun kelebekli şiş tüfeğinizi tamamlar. Makara kullanmak gerekiyor. Balık vurulduğu anda sönmemiş ise, en yakındaki taşaltına sığınmak istiyecek veya açık suya kaçacaktır. Eti yumuşak olduğu için kolay yırtılır. Böyle bir durumda, makarayı sağarak çıktıktan sonra, çok dikkatle almak riskleri azaltır. Vuruş anındaki, kinetik enerjinin fazla olması, vurulduğu andan itibaren kuvvetle mücadele edebilen sinaritin yakalanması için çok kıymetli birkaç saniye kazandırır. 7 mm şiş kalınlığı daha iyi sonuç veriyor.
Sinaritler sese karşı çok duyarlılar. Tetiğin çekildiği anda çıkan metalik ses bile üzerlerine gelen şişten kurtulabilmelerini sağlayabilir. Ahşap tüfek daha sessiz. Palamut konusunda dikkatimi çeken bir nokta, sağlam olmalarına karşın mafsallı palamutların ses yapmaları. Her avda yenilemek şartı ile iyi kalite tel palamut kullanmak şansınızı arttırır.
Derinde su daha soğuk olduğu için yazın bile 5 mm elbise kullanmakta fayda var. Reflekte camlı maskeler, hem avantaj hem de dezavantaj getiriyor. Bakışlarınızı ve gözlerinizin hareketini gizlemesi avantajdır. Ama aynı zamanda, başınızın en küçük hareketi ile ışığı bir ayna gibi yansıtacağı için, avınızı uyaracaktır. Bu konuda alışık olduğunuz ve sonuç aldığınız maskeniz en iyisidir.
Kemerinize 4 – 5 kg civarında ağırlık koyun. Bu şekilde, uzun süren apnea sonucu çıkışınız problemsiz olur.
Yatış ve çağırma
Meraklı olduğu kadar da, uyanık ve tetikte olan sinariti atış menziline sokmak, agaşon tekniğinin üst seviyesidir. Bu konuda her zaman tartışılan iki görüş var. Bazı avcılar, yattıktan sonra, arada kendini göstermenin, sinaritin dikkatini çektiğini ve merakını kamçıladığını savunuyor. Karşı görüş ise, balık sizi görmemiş olsa bile, sadece inip saklanmanız onun dikkatini çekmeye yetecektir.Her iki görüşün de doğru olduğunu kabul ediyoruz.Yatacağınız yeri seçerken, iyi gözlem yapın. Gözleminiz için yarım kuleler, yeterli olacaktır. Bilgilenmeniz gereken birkaç ana parametre var , bu parametreler tamami ile sinaritin davranış biçimi ile ilgilidir;
- Görüş
Sudaki görüş ne kadar iyi ise, sinarit o kadar rahat gelir. Bunun nedeni, etrafı, uzak mesafelere kadar iyi görebilmesi ve bu nedenle kendini emniyette hissetmesidir.
- Dip yapısı
Aynı nedenden dolayı, eğer dip yapısı çok engebeli ve dikine yükselen taşlar ile donanmış ise, sinarit ileriyi iyi göremeyeceği için, çok temkinli davranır. En iyi yer, kumluk alanların olduğu , önü açık düz erişteliklerdir. Taşların bitip, yerini bu alanlara bıraktığı sınırlarda, açık suya doğru yatarsanız, avınızı kandırabilirsiniz.
- Isı farkları
Sinaritin soğuğu sevmediğini ve ısı farklılıklarına duyarlı olduğunu söylemiştim, aşağı indiğinizde, su soğuksa , av bölgenizi değiştirin. Özellikle yazın, dipteki soğuk su kaynakları, aşırı ısı farkları yaratır. Böyle yerlerde sonuç alamazsınız.
Herşeye rağmen, sizi görüp merakına yenilen ve tehlike olmadığına karar veren avınızın gelişi çok dikkatli ve nazlı olacaktır. Bunun anlamı, nefesinizi yeterince tutabilmeniz gerekeceğidir. Bunu yapabilmek, hele, arka planda sabırla volta atan sinaritlerin önünden, üzerinize gelen koca karagözleri görmezden gelerek yapabilmek, çok ustalık işidir. Tecrübeniz arttıkça bu seviyelere çıkmak mümkün olacaktır.
Sonuç olarak, apnea kapasiteniz iyi ve yattığınız yer ve pozisyonunuz doğru ise sinaritler kesinlikle gelecektir.
Atış
Avınız, atış menziline girdiği an, bu iş oldu demektir,diye düşünüyorsanız yanılırsınız. Burada, mesafe kavramınız ve elinizdeki tüfeğin balistiğini ne kadar iyi tanıdığınız, sonuçları doğrudan etkileyecektir. Bu konu üzerinde önemle durun. Diğer taraftan avınız, atış menziline girmiyor ve belirli bir mesafede duruyorsa, aksayan bir şey var demektir. Yukarıda bahsettiğim gibi yatış pozisyonunuz, balık ile aranızda olabilecek bir tatlı su kaynağının oluşturduğu soğuk duvar, ki bunu yaşadım, suyun fazla bulanık olması, aradaki yükseltilerin çokluğu , sebep olabilir.
Sinarit, çok ani tepki verebilir ve inanılmaz reflekslere sahiptir. Tetik sesi, onu ilk uyaran faktördür. Tetiğin çekilmesi ile, şişin tüfeği terketmesi arasında geçen milisaniyelerde, çoktan yönünü değiştirmiş olur. Bu nedenle, balık size gelirken, henüz yan vermeden atışınızı yapın. Bu atış, gelişine dik yapıldığı halde, sesle birlikte dönen sinarite, yanından isabet eder. Eğer balığın size yan vermesini beklerseniz, en iyi ihtimalle, atışınız kuyruğuna isabet edecektir. Kuyruğundan vurduğunuz avınızı alma ihtimaliniz çok düşüktür.
Eğer atışınız başarısız ise, sinarit çok büyük ihtimalle, açık suda kaybolur, çok düşük ihtimalle ise, yakındaki bir taşın altına girer. Eğer çok çabuk hareket edip, taşın olası çıkışlarını malzeme ile kapatabilirseniz, sinariti taşaltında vurabilirsiniz.
Vurulan balığı almak ayrı bir dikkat ve tecrübe istiyor. Sinaritin eti yumuşaktır ve çabuk yırtılır. Atışınız kafa veya kafa arkası ile belkemiğine gelmiş ise problem yoktur. Makaradan saldığınız ipi satha çıkıp ağır ağır çekerek balığı şişten ve solungaç altından tutarak ve alırsınız. Atışınız, karın bölgesi, sırtın üstü veya kuyruğa yakın yerlere gelmiş ise, balığın yırtıp kaçma ihtimali büyüktür. Bu durumda kesinlikle çekmeyin, makarayı boşaltıp çıkın. Avınız güçlü ise, şişle birlikte uzağa veya taşaltına kaçacaktır. Şişi çekmek yerine, nefesiniz müsaade ediyorsa, balığın üzerine giderek yakalamaya çalışın, taşaltına girmişse, satha çıkarak soluklanıp ikinci inişinizde, yine çekmeden elle alarak balığı çıkarın ve hemen öldürün.
Sinarit hakkında birkaç bilgi
Çiftleşme mevsimi bahar ve yaz başıdır. Özellikle, Haziran sonundan, Temmuz sonuna kadar ki bir aylık dönemde, sinaritler gün batımından sonra çok sığlıklara kadar sokulup geceyi geçirirler ve, gün doğumu ile birlikte derin suya dönerler. Taşlık kıyıların, kum ve erişteli diplerinde, 5 –6 metre derinlikte, eriştelerin kıyısında çok iri sinaritler yatak yaparlar.
“Bu dönemde, gece fenerle girerseniz, çok yakınına kadar sokulduğunuz 8 Kg. lık sinaritlerin, hiçbir tepki vermeden yattıklarını görürsünüz. Güçlü lastik ve kalın şişli kısa tüfekle muhteşem trofeler alma imkanınız olur.”
Böyle bir açıklamanın tarafımdan yapılmasından duyduğunuz şaşkınlığı yüzünüzde görür gibi oluyorum. Haklısınız, ancak mesajım, bu şekilde avlanan arkadaşlara. Haziran ayında yapılan katliamın boyutlarını tahmin edemezsiniz. Özellikle Kuzey Ege’de her gece bu yolla 50-60 Kg. balık vuranlar var. Bu avların özür kabul edilebilecek tek yanları, bu arkadaşların geçimlerini bu yolla temin etmeleri.
Madalyonun iki tarafına da bakmak yürekliliğini gösterip, yasak olmasına rağmen trol veya patlayıcılarla avlananların verdikleri zararın, gece avlanan sualtı avcısının verdiği zarardan çok daha korkunç boyutlarda olduğunu kabul edelim. Yasaklar konusunda herşeyi yapabildiğimize inandığımız gün, sualtı avcılığı için de aynı hassassiyeti gösterme hakkımız olacağına inanıyorum.
Alamayacağınız balığı kesinlikle vurmayın.
Jak Boeno